3 Ocak 2018 Çarşamba

YORGUN PERDE

o beklenilen yere benim
her nereyse yani kılıcına sarılıp
her nereyse yani bavulunu dağıtıp
ergen hırsları dolu göğsüm yaraşmaz
terlemez evrakların gerdiği avuçlarım
kir tutmuştur biteviye, bilinmez
bir koçaklama dökülmez dilimden
kalkmaz böğrümdeki kımıltı, göç eylemez
ve de beklemez söküşünü şafağın

ezgileri bir minyatürdür göğün göğsümde
parçalanmış etimi sıkıştırır dişliler
çiçeklerinden bıkmış bir bahar gibi soyunup
ellerinden ellerime hoyratça geçer
bozar inancımın taranmış saçlarını
adı birden karanlık olur gecenin
kendine çarpıp döner
dipsiz serzenişlerim

puşe kağıtlarla gelir çözdüğüm sırrın simsarları
elleri temizdir
güzelce törpülüdür tırnakları
ah o gözlükleri
ne güzel oturmuştur kafataslarına
serbestçe gererler göğüslerini güneşe doğru
hiç düşünmeden dönerler ardı sıra
bense hayatı böyle çektiğim zaman
ağlamaya yetmez boyu kirpiklerimin
alamam tozlarını
çamurlanır bütün seyrim

o beklenildik sokaklara
haklıya hakkını çar çur ettirirek
yorarak adaletin simetrisiyle kalbimi
geliyorum spiraller çizmeden
ama dümdüz değil
kalabalıklarda omuzlarım nasıl sallanıyorsa
ayaklarım nasıl sinirli
dizlerim nasıl mağdur oluyorsa
nasıl güceniyorsa ellerim
benzemezken hiçbir yerim hiçbir yerime
işte ben ve işte onlar olarak
çıkıyorum
bütün taslaklarımla

bütün pusunu kısmıştım geçmişimin
alıştığım yataklardan uyandım yeniden
o kötü rüyanın parçalarını
üleştirdim mevsimlere
bir tabiat noksanı gibiydim
kendinden radyasyonlu
yaşadıklarımı bir yerlerden hatırlıyormuş gibi yapmaktan

unutmuştum bütün yaşananları.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder