26 Şubat 2017 Pazar

BIYIK

Ellerim kalın sesler yumağı
Mesai arkadaşlarımla kalkınıyor siluetim, kemerimde anahtar
Şehrin azizesinden beni ancak şehir saklar ve arkadaşlarım.
Nasıl gizli heveslerden kopup sokulmuşuz birbirimize
Pişmanlığımız nasıl bir çizgi halini alıvermiş
Yüke bükülmüş olmakla pürleşen zaman
İhtiyarlığımızı kalkanlaştırdıkça arkadaşları da silen
Yalnızlık mıdır hep artta kalan
Yoksa kaldığım yer midir art?

Kütüğümün koşumlarında patlamadıkça yüreğim
Mezarım hazırdır
Bir reklam arasının en gereksiz karesi gibi kazılmıştır.
Oysa ben,
Yelesinden sisler akıtan bu atla girmeliydim kabrime
Kafir ilahileri çınlasa da ardımdan
Allah’ım biliyor beni
Her sofradan bir meze kapıp
Melez menülerle çoğaldığımı çok koltuklu bir gecede

Düzenimde feodal rüyalar
Bense kabusların inhisarındayım
Bu yüzden bahar bana sünepe küfürler gibi ilanlar sarkıtıyor
Sonra renk
Sonra haz
Sonra kaşıntısı seslerin ellerimde
Gemiyi kelimelerden yürüttükçe boğuluyor sesler
Küstah bir inzivayı açıyor anahtarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder