26 Şubat 2017 Pazar

SIZ ANLAM

Kanlarına bırakarak sesimin tellerini
Issız bir çalgı çıkarıyorum bademciklerimden.
Suretimi içerliyorum.
Toz konmamış bir yaprağın
Yelkenlenip koca ağaca hükmetmesine
Aldırıyorum,
Tüm kanatları kopmuştur artık köklerimin
Köklerim her gün bekleşir
Yeniden aya vurulan seslere
Bir lale çalar tüm naatlardan
Çalıntı bir peygamber sevgisi sulanmıştır artık
Artık bütün böcekler açılmıştır göğe
Telef etmek için bulut sürülerini.

Sustum
Doldurabilmek için bütün konuşulanları
Hiç sonu yoktu hissetmediklerimin
Gökyüzü akşamdan sonra,
Akşamdan sonra ağarırdı göklüğüm
Her zaman böyle başlar
Başımdan geçmeyen olaysız cümleler.
Her ecel nedensiz bir intihar
Kim sorgulayacak? -işte buraya bir elma çizdim-
Ben bile düşerken kendi boşluğuna elmanın.
Hayretlere ya da küfürlere güzel bir entari
Değil midir modaya uygun bir yalan?
Bocalıyorsam eğer konuştuğumdandı
Tıngırdasam, resitali budur dünyanın
Şu kahrolası düzendi bize kurallı cümleler düzen
Önce dedim önce kendime, Önce!
Göz gözü görünce susabilir mi?
Göz gözü görünce konuşabilse.

Bir sesi çitiliyorum
Köpürüyor avucumun içinde şiir
Bir yönü yok köpürüyor
Sızıyorum beni imar eden taşların arasından
Suretimi içerliyorum
Ve ay ışığı tanıyor beni
Ne kadar ışıldarsa o kadar kafi.
Bak işte ay ışığı
Durup durup ağlıyoruz karşılıklı
Gözyaşlarımız birleşiyor yıldızlar doğurarak
Yörüngeler üstünde aşkımız
Aşkımız herkesten önce
Herkesten sonra,
Aşkımız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder