Yüksel!
Ey kağıtsız katıksız gücüm
Tanrılar kurban edilsin adına
Yan ve yüksel!
Seni bekliyorum.
İşte tutundum kaburgalarına ormanın
Yıkımım tabanlarımdan olacak.
Yürüyorum, etrafta
Konjonktüre uygun adım marş sesleri
Ve güçsüz bucaksız katedral yapılı fikirler
Gölgemin zemine bıraktığı imza
Meşakkatli bir esneyişti ya da uykusuzca bir horlayış
Delirişimdi gökyüzüne açılan ellerim
Kimse görmedi parmaklarımdan dökülenleri
İşte o zaman yeniden yaktım içime işlenen çarkları.
Tutuştun.
Tutunuşumdun,
Şeftali çiçekleri sümkürürdü kadınlar…
Çünkü ben öylesine uzak ben öylesine yakın…
Kokusunu alırdım, kışa çürürdü duygular
Kağıtlar aklanır ama kelimeler buz keser
Gözlerim kamburlaşır,
Korneamda zelzeleler.
Tohumunu yok et ama tohumum ol
Beni zapt et ve kırbacım ol
Öyle güzel ol ki
Hatayı üstleneyim, nefretim solsun
Bir kırgınlık sarsın beni
Ne bir çatlak ne de bir ayrık
Kulaç kulaça ağlamak istiyorum
Kalbime sarkık.
Gencecik bir propagandasın, her dem taze
Her dem ölüme kutsanmış
Hangi sandığın hangi anahtarısın?
Yıldız uçurumlarından fırlamış
Renksiz bir parıltı olarak yakama sarılmışsın
Boşuna değildi bunca beni adam edişin
Zaten bir boştan da gelmedin
Bir elimde broşürler, tezgah kokardı sorularım
Ve sen geldin.
Yüksel!
Ey kağıtsız katıksız gücüm
Tanrılar kurban edilsin adına
Yan ve yüksel!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder